Popüler Yayınlar

10 Aralık 2010 Cuma

Peki Neydi O Şey

            Güneş bir anne şevkatiyle yıldızları örtüyor ve günün geri kalan umutlarının sönmemesi için  hazırlanıyordu .yeni doğan yıldızlar hep birlikte ilk ışıkları ile nöbeti devralan güneşin dansını izlemek için izdiham yaratıyorlardı. Arada kayıp düşende oluyordu.
            Sessiz olsun istemiştin, sessiz olsun istemiştik. Bu yüzden de geceydi bizim en güzel dansımız. Gece sessizdi. Ölüm gibi sessiz. Ölürken de kimseyi duymazmışsın. Öyle derler. O yüzden yaşıyorken biz, ölüm sessizliği zamanlarında konuşuruz ya hep. İşte o gece de ölüm konuşmuştuk yaşamın içinde, delilik kusmuştuk en gerçek halimizle. Uçuyordum ben ve sen bana tutunuyordun, sen düşüyordun dibe ben de gelmek istiyordum yine. Varoluş bir dansla başlamıştı ve böyle de sürecekti. Biz hep bir gecede tüm ölümleri susturacak dansı yapacaktık.
             Konuluyorduk yine. Durmadan. Bizden çıkan sesler, cümleler başkalarını teyet geçiyordu. Ama bazısı cidden vuruyordu onların yüzüne. Mide krampları başlıyordu gecenin bir vakti. Koşarak kalkıyorlardı yataklarından. Yükselecekler ve tavana vuracaklardı neredeyse. Biz konuştukça onlar silkeleniyordu. Biz susunca düşüyorlardı. Normal bir hayat yaşadıklarını sanıyorlardı sonra.

             Bazı bazı bizi buluyorlardı… Kaynağını görüyorlardı bu helezonik yaşamın.

            Bak şimdi bir kıpırtı var yine. Kızgın yine insanlar. Bakmak istiyorlar camdan. Toplanmışlar avizeli odanın etrafına. Camlardan sarkıyorlar. İçeriye önce el sallayacaklar ama kimse onları görmek istemiyor. İçlerinden biri pek sert yumruk atıyor cama. Elleri acıyacak diyorum, içim burkuluyor. Sen hayır diyorsun, sakın üzülme. Evi başımıza yıkacaklar şimdi. Duyuyor musun kalabalığı? Söyle rahat bıraksınlar bizi
           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder