Popüler Yayınlar

30 Aralık 2011 Cuma

Asimetrik SAVAŞ Bombası

bir yağmur sonu kokusu tarifinden oldukça meçhul
katli vaciptir,insandır,  eti az yanmış
telef olmasın hesap kabarık nede olsa
fakir.şehit kalanlara bedelli amentu  billahi
yangın kokusu yağmurdan sürklase
kaçak yasal değil ana sütü kadar helal
haram olan,vergi yakan tayyare bombası
menzili yün yorganlı evlerden ırak
kan içinde soğuktan açan  kar çiçekleri
taşımayı on ikililer yapıyor araba modeli değil
henüz ve daima çocuk....

24 Aralık 2011 Cumartesi

BENİM DÜNYAM


Şu televizyon var ya çıksa karşıma ve sorsa:

-nasıl bir dünya istersiniz?

-şu ankinden farklı

-nasıl farklı?

-televizyon istemem mesela kendi dünyamda

-efendim çekim yapıyoruz sorularımıza DOGRU ve DÜZGÜN yanıtlar verin lütfen.

-ama bu dünya KENDİ dünyam olacaktı doğruluğuna yanlışlığı…

-teşekkür ederiz

-ee ben de teşek…

Sorduğu soruyu kendi cevaplamayan bir dünya istiyorum. Cümle kurmanın suç olmadığı. Cevapların klişe olmamasını istiyorum. Nasılsın sorusuna düşünmek ve yalnızca iyiyimin yeterli olmadığı dünya.

Kötülüğe son vermek kadar zordu onu kabullenmek. Ya da zaferi kazanmanın hazını vermiyordu, kaybettiğinde sırıttığın arkadaşlarının sana gülmesi. Ağlamanın gülmek kadar ihtiyaç olduğu toplumda yaşamak istiyorum.

Bahçe kapısını aralamak ve bakmak bahçeye. Ne kadar bilgi sahibi eder bahçe hakkında. Ağlayan bir insan görünce derdini sormak ve derdine ortak olmak ne kadar zorsa ya da sözcükler boğazında düğümlenirken geri kalan duyguları ifade etmek ne kadar gereksizse. Anlamak için bilmek gerekliyse. Bakışların anlaştığı yerde cümleler gereksizse. Cümlelerin yarım kalabildiği ve bunu kimsenin sorgulamadığı yer. İşte orası benim yaşamak istediğim dünya.

12 Aralık 2011 Pazartesi

MUTLULUĞA YOLCULUK

Bu sabah yola çıktım. Mutluluğa doğru gitmeye çalışıyorum. Bu yolda kimi zaman yalnızım kimi zaman kalabalık. Ağzımda değişik mırıldanmalar var bana ait. Yolun uzunluğunu bilen yok, yakınlığını uzaklığını da. Varacağımız yerin nasıl bir yer olduğunu bilen yok. bazen duyuyoruz birileri varmış oraları görmüş diye. Ama sonra yolda görüyoruz onları da, cümleler ortak vardık zannetmiştik, sanki içinde gibiydik ama yanılmışız, işte yine yollardayız. Bazen biz de vardık zannediyoruz, diyoruz, burası orası olmalı, sonra hüzünler geliyor yine ve biz yine yollara düşüyoruz. Herkes umutlu varacağına. Hiç karamsar görmedim yollarda. Zaten oraya varınca tüm dertler bitecek dediler bize. Mutluluğun komşusuymuş sevinçler, gülmeler, eğlenmeler. Biz oraya varamadık, oraya ulaşanı da görmedik ama yoldayız daha.

Hani sorularımız vardır bizim ‘cevaplanamayan sorular’. Mutluluğun yeri de bu sorulardan işte. Kimse cevap veremez. Bazılarımız bu soruların peşinden gider, bazıları cevabını bulamayacağını zannettiği için duymazlıktan gelir, bazıları duyar ama hiç umursamaz. Hangisi doğru? Hangisini yapmalıyız ya da hangisini yapmamalıyız?

Cevabı bilmiyorsan yorum yapmak ya da tahmin etmek artık serbesttir. Buna uğraşmayanlardan ya da boş olarak görenlerden farkını ortaya koymak için bir fırsattır ve benim tahminim mutluluk içe yolculuktur. İnsanın kendi kendisini öğrenmesidir bazen yalnız bazen 2 kişi bazen kalabalıkla. Bu yüzden yolculuk bitmez.

1 Aralık 2011 Perşembe

U-MUTSUZLUK


Bu gün bir katilim ben ve öldürdüğüm hep iyi düşüncelerdi. En umutlu, en sevecen, en iyilerini bulup öldürdüm. Silahım gözyaşlarımdı ve sonsuzdu. Ben de cömertçe harcadım kurşunlarımı ve karanlıktayım şimdi. En mutlu sonların bile kaybedeniyim ben ve kazananlar hiç anlamazdı beni. Ben kötüyken onlar iyiydi ya da ben iyiyken onlar çok daha iyi. Bu günü bile kurtaramazken hep ileriye bak diyen iyiler işte bu gün hepinizi öldürdüm. Şimdi müebbetim karanlıkta ve ziyaretçilerim yalnızlık, sevgisizlik, terk edilmişlik. Hayır kızmıyorum kötülere benim sözüm iyilere, o kadar iyiyseniz beni de götürün gittiğiniz yere.
Karanlık düşüncelerimi aydınlatmak için söylenen sözler ölmek üzere olan kişiye ölmeyeceksin demek kadar boş ve o kadar gerekli. Hayatta yapmaktan mutlu olduğum şeylerden bile sıkılır oldum ve yerine yenisini koyamadığım mutlu anlarım azalmakta.
Ben mutsuzken başkalarının mutluluğunu etkiliyor muyum acaba? Hani elma sandıklarında olurya elmanın biri çürükse onu ayırırlar diğerlerini de çürütmesin diye. Bir gün beni de ayırırlar mı? Hey sen hayattan sıkılan, çürümüş olan sağlam ve mutlu olanların arasından ayrıl. Onları da mutsuz yapacaksın.
Bakıyorum boş sokaklara boş sokakları aydınlatan ve göz alan sokak lamalarına. Yakından bakınca o kadar güzel gözükmeyen boş sokaklar ve onu aydınlatan lambalar iki beton yığını arasından bakınca daha güzel gözüküyor. Yanında olunca binaların o kadar hoş değil cıvıl cıvıl renkleri olmasına rağmen ancak az uzaklaşıp bakınca başkalaşıyor onlar da. Belki de uzaklaşınca hayat daha güzel olur. İnsanlarla mesafe koyunca belki onları daha güzel görürüm.Sorun şurada ki mutlu olmak için uzaklaşmak yeterli mi?